SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HACC BAHSİ

<< 1296 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

305 - (1296) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة وأبو كريب. قالا: حدثنا أبو معاوية عن الأعمش، عن إبراهيم، عن عبدالرحمن بن يزيد. قال:

 رمى عبدالله بن مسعود جمرة العقبة، من بطن الوادي، بسبع حصيات. يكبر مع كل حصاة. قال فقيل له: إن أناسا يرمونها من فوقها. فقال عبدالله بن مسعود: هذا، والذي لا إله غيره ! مقام الذي أنزلت عليه سورة البقرة.

 

{305}

Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Ebu Kureyb rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Ebû Muaviye, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Abdurrahmân b. Yezid'den naklen rivayet etti. Abdurrahman şöyle demiş:

 

«Abdullah b. Mes'ûd, Akabe cemresinde vadinin içinden yedi ufak taş attı. Her taşı atarken tekbîr alıyordu. Kendisine :

 

— Bâzı kimseler taşları vadinin üstünden atıyorlar! dediler. Abdullah b. Mes'ûd:

 

— Kendinden başka İlâh olmayan  Allah'a yemîn ederim ki üzerine Bakara sûresi indirilen zâtın makaamı burasıdır;  dedi.»

 

 

306 - (1296) وحدثنا منجاب بن الحارث التيمي. أخبرنا ابن مسهر عن الأعمش. قال: سمعت الحجاج بن يوسف يقول، وهو يخطب على المنبر: ألّفوا القرآن كما ألّفه جبريل. السورة التي يذكر فيها البقرة. والسورة التي يذكر فيها النساء. والسورة التي يذكر فيها آل عمران.

قال: فلقيت إبراهيم فأخبرته بقوله. فسبه وقال: حدثني عبدالرحمن بن يزيد ؛ أنه كان مع عبدالله بن مسعود. فأتى جمرة العقبة. فاستبطن الوادي. فاستعرضها. فرماها من بطن الوادي بسبع حصيات. يكبر مع كل حصاة. قال فقلت: يا أبا عبدالرحمن ! إن الناس يرمونها من فوقها. فقال: هذا، والذي لا إله غيره ! مقام الذي أنزلت عليه سورة البقرة.

 

[ش (ألّفوا القرآن) قال القاضي عياض: إن كان الحجاج أراد بقوله: كما ألّفه جبريل - تأليف الآي في كل سورة ونظمها على ما هي عليه الآن في المصحف، فهو إجماع المسلمين. وأجمعوا أن ذلك تأليف النبي صلى الله عليه وسلم. وإن كان يريد تأليف السور بعضها في إثر بعض، فهو قول بعض الفقهاء والقراء. وخالفهم المحققون، وقالوا بل هو اجتهاد من الأئمة وليس بتوقيف. قال القاضي: وتقديمه هنا النساء على آل عمران، دليل على أنه لم يرد إلا نظم الآي. لأن الحجاج إنما كان يتبع مصحف عثمان رضي الله عنه ولا  يخالفه. والظاهر أنه أراد ترتيب الآي لا ترتيب السور. (فاستبطن الوادي) أي دخله. (فاستعرضها) أي فأتى العقبة من جانبها عرضا. فتكون مكة على يساره ومنى عن يمينه].

 

{306}

Bize Mincâb b. Haris Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Müshir, A'meş'den naklen haber verdi. (Demişki): Ben Haccâc b. Yûsuf'u minber üzerinde hutbe okuyarak şöyle derken işittim;

 

«Kur'ân'ı Cibril'in sıraladığı gibi sıraya koyun! (Evvelâ) içinde Bakara zikredilen sûre. (sonra) içinde Nisa zikredilen sûre ve içinde (daha sonra) Âl-i Imrân zikredilen sûre (okunmalı) dır.

 

Sonra ben, İbrahim'e rastlayarak Haccâc'ın sözünü kendisine haber' verdim, ibrâhîm ona şetmetti ve şunu söyledi:

 

— Bana Abdürrahmân b. Yezîd anlattı ki kendisi Abdullah b. Mes'ûd ile berâbermiş. Cemre-i Akabe'ye gelerek vadiye girmiş. Vadiye yandan girmiş ve orada vadinin içinden yedi taş atmış. Her taşı atarken tekbîr alıyormuş.

 

İbrâhîm (sözüne devamla) dediki: Ben:

 

  Yâ Ebâ Abdirrahmân! Başkaları bu taşları vadinin üstünden atıyorlar! dedim; İbni Mes'ûd (Radiyallahu anh):

 

  Kendinden başka ilâh olmayan Allah'a yemîn ederim ki üzerine Bakara sûresi indirilen zâtın makaamı budur; dedi.»

 

 

(1296) وحدثني يعقوب الدورقي. حدثنا ابن أبي زائدة. ح وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا سفيان. كلاهما عن الأعمش. قال: سمعت الحجاج يقول: لا تقولوا سورة البقرة. واقتصا الحديث بمثل حديث ابن مسهر.

 

{…}

Bana Yâkûb-u Devrakî rivayet etti. (Dediki): Bize İbni Ebî Zâîde rivayet etti. H.

Bize İbni Ebi Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân rivayet etti.

 

Bunların ikisi birden A'meş'den rivayet etmişlerdir. (Demişki):

 

«Ben, Haccâc'ı:

 

— Bakara sûresi demeyin!..» derken işittim. İbnî Ebî Zaide ile Süfyân, hadîsi İbnî Müshir hadîsi tarzında rivayet etmişlerdir.

 

 

307 - (1296) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا غندر عن شعبة. ح وحدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن الحكم، عن إبراهيم، عن عبدالرحمن بن يزيد ؛ أنه حج مع عبدالله. قال:

 فرمى الجمرة بسبع حصيات. وجعل البيت عن يساره. ومنى عن يمبينه. وقال: هذا مقام الذي أنزلت عليه سورة البقرة.

 

{307}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder, Şu'be'den rivayet etti. H.

Bize Muhammedü'bnu'l-Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Hakem'den, o da İbrahim'den, o da Abdurrahmân b. Yezîd'den naklen rivayet etti. Abdurrahmân, Abdullah ile birlikte haccetmiş. (Demiş ki);

 

«Abdullah, Cemrede yedi ufak taş attı; Beyt-i şerifi soluna, Mina'yı da sağına aldı. Ve:

 

— Kendisine Bakara sûresi indirilen zâtın makaamı budur! dedi.»

 

 

308 - (1296) وحدثنا عبيد بن معاذ. حدثنا أبي. حدثنا شعبة، بهذا الإسناد. غير أنه قال: فلما أتى جمرة العقبة.

 

{308}

Bize Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be bu isnâdla rivayette bulundu. Yalnız o:

 

— «Cemre-i Akabeye gelince...» dedi.

 

 

309 - (1296) وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو المحياة. ح وحدثنا يحيى بن يحيى (واللفظ له) أخبرنا يحيى بن يعلى أبو المحياة عن سلمة بن كهيل، عن عبدالرحمن بن يزيد. قال:

 قيل لعبدالله: إن أناسا يرمون الجمرة من فوق العقبة. قال: فرماها عبدالله من بطن الوادي. ثم قال: من ههنا، والذي لا إله غيره ! رماها الذي أنزلت عليه سورة البقرة.

 

{309}

Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Ebu'l-Muhayyât rivayet etti. H.

Bize Yahya b. Yahya da rivayet etti. Lâfız onundur. (Dedikî): Bize Yahya b. Yala, Ebû'I-Muhayyât'dan, o da Selemetü'bnü Süheyl'den, o da Abdurrahmân b. Yezîd'den naklen haber verdi. Abdurrahmân şöyle demiş:

 

«Abdullah'a, bâzı kimselerin cemreye, Akabenin üzerinden taş attıklarını söylediler. Abdullah ise taşları vadinin içinden attı. Sonra şunu söyledi:

 

— Kendinden başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki üzerine Bakara sûresi indirilen zât, onları buradan atmıştır.»

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri «Hacc bahsinin bir-iki yerinde, Ebû Dâvûd , Tirmizî, Nesâî ve İbni Mâce dahî «Hacc» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

 

Ebû Abdirrahman: Hz. Abdullah b. Mes'ûd'ün künyesidir.

 

Hz. Âbdullrah'ın hiç bir sebep yokken yemîn etmesi, sözünü, te'kîd içindir. Abdurrahmân b. Yezîd'in söylediklerini işitince halkın vadinin üstünden taş atmaları gücüne gitmiş, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in fiiline muhalif olan bu işi şiddetle reddetmiştir.

 

Bütün Kur'ân sûreleri Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e indirildiği hâlde îbni Mes'ûd (Radiyallahu anh)'in yemininde yalnız Bakara sûresini anması: Hacc ibâdetlerinin ekserisi bu sûrede oldu.ğu içindir.

 

İbni Mes'ûd (Radiyallahu anh) bu sözüyle: «Kendisine Hacc menâsikî indirilen ve şeriatın me'hazi olan Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) taşları işte buradan attı. Ona tabî olmak daha lâyıktır.» demiş gibidir.

 

Hadîsin ikinci rivayetinde A'meş'in «Haccâc'dan işittim» diyerek yaptığı rivayet, onun hatâsını göstermek içindir. Yoksa ondan hadîs rivayet etmek istememiştir. Çünkü Haccâc buna ehil değildi.

 

Haccâc'ın hatâsı «Sûre-i Bakara, Sûre-i Nisa ve Sûre-i Âl-i İmrân.» demeyip; «içinde Bakara zikredilen sûre, içinde Nisa zikredilen sûre ilâ ah...» şeklinde konuşmasıdır.

 

Bilâhara A'meş bunu İbrahim Nehaî'ye haber vermiş; İbrahim, Haccâc'a söverek hatâsını göstermiş ve Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in güzîde ashabından Abdullah b. Mes'ûd hazretlerinin dahî:

 

«Sûre-i Bakara.» dediğini isbât etmiştir.

 

Kaadı İyâd diyor ki: «Eğer Haccâc (Kur'ân'ı Cibril'in sıraladığı gibi sıraya koyun!) sözünden muradı: Âyetleri her sûreye bugün Mushaf'ta olduğu şekilde dizin, demek ise zâten icnıâ-ı müslimîn ile sabittir ki âyetleri Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz te'lîf ve tertîb buyurmuşlardır. Şayet sûrelerin tertibini kastediyorsa fukahâ ile kurrâdan bâzılarının kavilleri bu merkezdeyse de muhakkıklardan bir cemâat bunu kabul etmemiş :

 

«Sûrelerin tertibi, tevkîfî değil; ümmetin içtihadı ile olmuştur.» demişlerdir.

 

Ebû'l Fadl'a göre Haccâc'ın Sûre-i Nisâ'yı Âl-i İmran sûresinden önce zikretmesi : Sözünden, âyetlerin sırasını kasdettiğine delildir. Çünkü Haccâc, Hz. Osman'ın Mushafına tabî olur, ona muhalefette bulunmazdı.

 

Cemre: Ufak taşların toplandığı yerdir.

 

Cemre-i Akabe'den murâd: Büyük cemredir. Bu yer: Mina'nın Mekke tarafındaki hududunda olup Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Selletn)'in Hicret için Ensârla bey'at akdettiği yerdir.